Avrupa Futbol Federasyonu UEFA, Paris Saint-Germain ve Manchester City ile gizli uzlaşma anlaşmaları imzalayarak bu kulüplerin finansal fair play kurallarını çiğnemelerine göz yumdu.
Yaptığımız araştırma, eski genel sekreteri de dahil olmak üzere birçok önemli UEFA yetkilisinin büyük Avrupa kulüpleriyle uzlaşabilmek için bizzat görüşmeler yaptığını ortaya çıkarırken, UEFA içindeki Kulüp Finansal Kontrol Kurulu’nun (CFCB) Türkiye ve Romanya gibi ülkelerdeki nispeten küçük kulüpleri cezalandırma konusunda ise hiç tereddüt etmediğini gözler önüne seriyor.
Avrupa futbolunun devleri milyonlarca avroluk bütçeleriyle karşılaştırıldığında çok ufak kalan cezalarla günü kurtarırken, daha küçük bütçeli Avrupa takımları ardı ardına turnuvalardan men edildi. Bu takımların büyük çoğunluğu için uluslararası turnuvalar en önemli gelir kaynaklarından biri.
Gazetecilere konuyla ilgili yaptığı açıklamada UEFA yetkilisi, federasyonun “bir takım tutarsız görünen durumların sistem geliştikçe ve tüm taraflar sistemin nasıl işlediğini anladıkça düzeldiğinden emin olduğunu” beyan etti.
Araştırmanın kaynağı, Der Spiegel’e sızdırılan ve The Black Sea’nin de medya partnerlerinden biri olduğu European Investigative Collaborations (EIC) konsorsiyumuyla paylaşılan belgelere dayanıyor.
Football Leaks projesi kapsamında incelenen toplam 70 milyon elektronik belge, gazetecilik tarihinin en büyük veri sızıntısını oluşturuyor. Geçtiğimiz sekiz ay boyunca Avrupa’nın çeşitli medya kuruluşlarından 80 kadar gazeteci bu belgeleri inceledi.
The Black Sea ve diğer EIC partnerleri önümüzdeki haftalarda bu incelemenin sonucunda yazdıkları haberleri yayınlayacaklar. Ortaya çıkarılan ilk skandal, UEFA’nın zengin kulüplerin finansal doping yapmasına izin verdiğini gösteriyor.
Sponsorluk anlaşması adı altında gizlenen yatırımlar
UEFA 2010 yılında, Avrupa Ligi ve Şampiyonlar Ligi’ne gitmeye hak kazanan kulüplere Finansal Fair Play (FFP) kuralları uygulaması getirdi. Bu kuralların amacı bir kulübün bütçesinin eksiye düşmesine mâni olmak, varlıklı hissedarların kulüp şirketlerine aktarabilecekleri para miktarına sınırlama getirmek ve böylece Avrupa futbolunu daha rekabetçi bir yapıya kavuşturmaktı.
Aynı zamanda milyarder işadamı ya da devlet adamı da olan kulüp sahiplerinin takımlara yüklü miktarda para aktararak en pahalı oyuncuları, teknik adamları ve ekipmanları hiç zorlanmadan alabilmeleri futbol pazarında, özellikle Avrupa takımları arasında oldukça eşitsiz bir duruma yol açmıştı. FFP yönetmeliğinin hedefi bunu durdurmaktı.
Ancak bazı kulüplerin yöneticileri, bütçe açıklarını kapatmak için değerinin çok üstünde meblağları içeren sponsorluk anlaşmaları üzerinden kulüplere dışarıdan nakit akışı sağlamaya devam etti. Bu işleme “finansal doping” deniyor. Manchester City ve Paris Saint-Germain finansal doping yapan kulüplere iki örnek. 2010 yılından bu yana Man City’nin sahibi Abu Dhabi Emirliği Prensi Muhammed bin Zayid El-Nehyan’ın kardeşi Şeyh Mansur bin Zayid El-Nehyan. PSG’nin sahibi ise Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’nin kurduğu Qatar Sports Investments.
UEFA’nın finansal kontrol kurulu, PSG’nin hesaplarını incelediğinde Katar Turizm Bakanlığı’nın kulübe beş yıla yayılacak şekilde 700 milyon ile 1.125 milyar avro arasında bir sponsor ücreti vereceğini beyan ettiğini farkediyor. UEFA bu rakamları incelemesi için bağımsız uzmanlar tutuyor. Uzmanlara göre, PSG’nin Katar Turizm Bakanlığı’yla (QTA) yaptığı sponsorluk anlaşmalarının gerçek değeri ancak 3 ila 5 milyon arası ediyor. Yani bildirilenden 40-60 kat kadar daha düşük.
Man City örneği de buna çok benzer. UEFA’nın raporuna göre, Şeyh Mansur’un kulübün Abu Dhabili iki sponsoru üstünde “ciddi bir etkisi” var ve bu sponsorlarla yapılan anlaşmalara ederinin en az üç katından fazla değer biçilmiş. Bu da kulübe yüz milyonlarca avroluk fazladan ödeme yapıldığını gösteriyor.
Aabar adlı kamu yatırım fonundan sponsorluk ödemesi olarak Man City’ye giden 15 milyon avronun büyük kısmının aslında bizzat Şeyh Mansur’dan geldiği anlaşılıyor. Football Leaks’ten çıkan e-posta yazışmalarına göre Mayıs 2010’da Man City direktörü Simon Pearce, Aabar’ın genel müdürü Muhammed Bedevi El-Hüseyin’e sistemi anlatıyor: “Aabar’ın yıllık zorunlu katkısı 3 milyon sterlin. Geri kalan 12 milyon sterlin Majesteleri’nin sağlayacağı alternatif kaynaklardan gelecek.” Majesteleri derken Şeyh Mansur kastediliyor.
Aabar’ın basın sözcüsü “hacklenmiş ya da çalınmış verilere dayanan bilgiler hakkında” yorum yapamayacaklarını belirtti. Manchester City ise EIC gazetecilerine şu beyanda bulundu: “City Football Grup ve Manchester City çalışanları ve ilgili kişilerden hacklenmiş ya da çalınmış ve bağlamından uzaklaştırılmış bilgiler hakkında hiçbir yorum yapmayacağız. Bunun kulübün itibarını zedelemeye yönelik organize bir girişim olduğu açıktır.” Şeyh Mansur sorularımıza yanıt vermedi.
UEFA’nın araştırmasına göre bu sponsorluk anlaşmalarını kulüplerin finansal tablolarından çıkardığımızda gerçek durum ortaya çıkıyor: Bu kulüplerin aslında milyonlarca avroluk bütçe açıkları var. UEFA yönetmeliğine göre kulüplerin gelir-gider tablolarında 5 milyon avronun üzerinde açık olması yasak; böyle bir bütçe açığı, takımların Avrupa Ligi’nden ya da Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesiyle cezalandırılabiliyor.
Kulüp yöneticilerinin kulüp şirketlerine nakit aktarması tamamen yasak değil, ancak sadece 15 milyon avro (yeni kurallara göre 10 milyon avro) aktarabiliyorlar ve bunun tamamen yasal yollarla yapılması gerekiyor. Şişirilmiş sponsorluk anlaşmaları bu yasal yollara dahil değil.
Bu büyüklükte bütçe açığı olan kulüplerin UEFA kurallarına göre Şampiyonlar Ligi’nden men edilmesi gerekiyor. Şampiyonlar Ligi, oynayan takımlara milyonlar kazandıran bir turnuva. Ancak araştırma gösteriyor ki UEFA’nın finansal kontrol kurulu CFCB, kulüpler finansal doping yaptığında UEFA’nın koyduğu kuralları uygulamak yerine kulüp temsilcileriyle uzlaşmayı yeğliyor. Bu iki örnekte de temsilciler ve UEFA arasında yapılan müzakerelerin sonucunda kurallara uymayan kulüpleri cezalandırmakla yükümlü olan CFCB, kulüplerin cezai işlem gerektiren uygulamalarını örtbas ediyor.
Kapalı kapılar ardındaki görüşmeler
Football Leaks’ten çıkan belgeler, UEFA eski Genel Sekreteri ve şimdiki FIFA Başkanı Gianni Infantino’nun kulüplerle yapılan müzakerelere bizzat katıldığını kanıtlıyor. Infantino’nun da katıldığı bu görüşmelerin sonucunda, takımlara nakit akışı sağlamak için sponsorluk anlaşmalarını kullanma uygulamasının ulaştığı boyutları kamudan gizleyecek anlaşmalara imza atıldı.
Infantino bu görüşmeler sırasında kendi kurumu ile PSG ve Man City arasında aracı işlevi gördü. Bu da UEFA’nın EIC gazetecilerine verdiği cevapta dile getirdiği “finansal kurul CFCB, UEFA başkanından bağımsız işler ve karar verir” iddiasını yalanlıyor.
Müzakereler sonucunda PSG’nin Katar anlaşmalarından yılda 100 milyon avro almaya devam etmesine izin veriliyor. UEFA’nın kendi raporları bu anlaşmaların pazar değerinin çok üstünde olduğunu söylemesine rağmen. Karşılığında ise PSG şartlı ceza ödemeyi, harcamalarını kısmayı ve bütçe açığını kapatmayı kabul ediyor. Anlaşmanın yalnızca PSG’nin yapmayı taahhüt ettiği maddeleri halka açıklanmıştı.
Infantino, Man City’yle yapılan görüşmelerde de aracılık yapmış. 8 Mayıs 2014’te Man City’nin CEO’su Ferran Soriano’yla yüzyüze buluşmak için Londra’ya gidiyor. Soriano bu buluşmayı “son anlaşmadan önceki gizli görüşme” olarak nitelendiriyor. Soriano, EIC gazetecilerinin konuyla ilgili sorularına yanıt vermedi.
Infantino gizli müzakerelere katıldığını reddetti: “Hayır, ben konsept ve kurallar hazırlanırken dahil oldum.” Daha sonra FIFA’nın Infantino adına gazetecilere gönderdiği yazılı cevapta ise finansal fair play yönetmeliğinin amacının “Avrupa futbolunun mali yönetiminin standartlarını yükseltmek, borçluluğu azaltmak ve kulüpleri kendi kaynaklarıyla iyi işler hale getirmek” olduğu belirtildi. Kurum, bu yönetmeliğin “Avrupa futbolu açısından ekonomik bir başarı” olduğunu da ekledi.
CFCB müfettişleri Man City’nin Emirates’le yaptığı ve kulübü 233 milyon bütçe açığından kurtaran sponsorluk anlaşmalarının finansal fair play kurallarını ihlal ettiğine karar verdi. Buna rağmen UEFA, kulübün bu değeri şişirilmiş sponsorluk anlaşmalarını devam ettirmesine göz yumdu. Müzakerelerin sonunda iki taraf, finansal dopinge en azından bir sınır koydu: Kulüp her yıl sponsorluk anlaşmalarını, gerçek değerinden en fazla 26 milyon avro kadar fazla gösterebilecekti. Uzlaşmanın bu kısmı da kamudan gizlendi.
Doğu Avrupa’ya farklı muamele
The Black Sea, bazı Türkiye ve Romanya takımları hakkında verilen finansal fair play kararlarını inceledi. Araştırmamız, en küçük bir kural ihlalinde bile neredeyse her defasında UEFA’nın bu takımları turnuvalardan men etmeye çalıştığını gösteriyor.
2012-2015 yılları arasında, yani tam da UEFA’nın yukarıda bahsedilen iki Avrupa deviyle uzlaştığı sıralarda, sekiz Rumen takımı (Targu Mures, Dinamo Bucharest, CFR CLUJ, FC Astra Giurgiu, Botosani, Rapid Bucharest, FC Petrolul Ploiesti ve CS Pandurii Targu Jiu) ve beş büyük Türk takımının çoğu (Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor; ayrıca Karabükspor ve Bursaspor) ödemedikleri borçlar yüzünden finansal fair play yönetmeliğine takılıyorlar. Bu yönetmeliğe göre kulüplerin çalışanlarına, oyunculara, vergi kurumlarına ya da diğer kulüplere herhangi bir borcunun olması yasak. Galatasaray ve Beşiktaş ise yüksek bütçe açıkları vermeleri nedeniyle UEFA’nın men cezasından nasiplerini alıyor.
Kurulun bu takımları araştırmasına yol açan durumları, PSG ve Man City’nin dev ölçekli finansal dopingleriyle karşılaştırmak zor. CFCB mali defterlerini incelediğinde kulüplerin borçlarını ödemediği ortaya çıkıyor. Görünüşe göre bu kural ihlali karşısında UEFA oldukça katı bir tutum sergilemeye karar veriyor.
Rumen takımlarının ise birkaç bin ile 2.6 milyon avro arasında değişen maaş, vergi ve bonservis borçları vardı. Takımların hiçbirinin finansal doping yaptığından şüphelenilmedi ancak yine de CFCB müfettişleri sekiz dosyayı da UEFA’nın yargı kuruluna gönderdi ve kurula bu dosyalardan yedisi için UEFA turnuvalarından men cezası vermesini tavsiye etti.
Bu süreç neredeyse otomatik işlemiş gibi. Yargı kurulu, önüne gelen yedi adet dosya hakkında, kulüpler yıl sonuna kadar borçlarını kapatmazsa uygulanmak üzere şartlı para ve men cezaları veriyor.
Kulüplerin çoğu borçlarını kapatmayı başarıyor ancak Rapid Bucharest, CFR Cluj ve Targu Mures turnuvalardan men ediliyor. Bu sıralarda Rapid ve Cluj takımları iflas işlemlerini başlatmıştı.
Rumen kulüp Botosani’nin yöneticisi Valeriu Iftime, The Black Sea’ye verdiği demeçte şöyle dedi: “UEFA’nın büyük kulüplerle yaptığı anlaşmalar ahlaksızca. Küçük kulüplerin sesi ve şansı yok.” Iftime, büyük kulüplerin “marka değerleri açısından desteklenmesi gerektiğini anlıyorum” dedi ve ekledi: “Ama belki hep beraber gelişebilirdik.”
UEFA kurulu Bursaspor, Beşiktaş, Trabzonspor, Karabükspor ve Galatasaray’ı da inceleme altına aldı. İnceleme sonucunda kurul, Beşiktaş ve Galatasaray’ın “break-even” yani denk hesap kuralına uymadığına karar verdi. Bu kurala göre bir kulübün 5 milyon avrodan fazla gelir-gider farkı olmaması gerekiyor. Türk kulüplerinin hesap farkı PSG ve Man City’nin gerçek hesap farklarının yanında sönük kalsa da bu UEFA’yı durdurmadı.
Türkiye’den kulüpler hedefte
Bursaspor’un UEFA Finansal Kontrol Kurulu’yla (CFCB) uzun ve tatsız bir geçmişi var. Kulüp 2012 yılında oyuncu Mbesuma’nın bonservisini geç ödediği için 200 bin avro para cezasına çarptırılmış ve bir yıl men cezası almıştı ancak ceza ertelenmişti.
2014 yılında ise CFCB yaptığı araştırmada Bursaspor’un oyuncularına 3.3 milyon avro civarı borcu olduğunu fark etti. Kulüp toplam borçlarını 300 bin avronun altına kadar çektiyse de Bursaspor’un yönetmeliği ihlal ettiğine karar veren UEFA, ertelenen kararı onayarak kulübü Avrupa kupalarından bir yıl süreyle men etti ve kupa katılım payını askıya aldı.
Bursaspor kararın ardından Lozan’daki Spor Tahkim Mahkemesi’ne (CAS) başvurdu. Tahkimde yaptığı savunmanın bazı kısımları biraz garipti, örneğin ödenmeyen borçların başına buyruk bir çalışanın suçu olduğu iddiası gibi. Bursaspor’u inandırıcı bulmayan CAS, sonuçta federasyon lehine karar verdi.
Kulüp aynı zamanda 19 milyon avroluk gelir-gider açığıyla boğuşuyor ve yine bir CFCB incelemesinden geçiyordu. Bu sefer CFCB, Bursaspor’a sadece para cezası verdi. Ancak yıllar içinde kulübe yapılan muamele, UEFA’nın kuralları uygularken Avrupa devlerine yaklaşımı ile küçük kulüplere karşı takındığı tutum arasındaki farkı açıkça ortaya koyuyor. Yönetmelik Doğu Avrupa takımları için sıkı sıkıya uygulanırken, milyonlarca avroluk finansal doping yaptığı kanıtlanmış zengin takımlarla uzlaşmak için özel görüşmeler ayarlanıyor.
CFCB’nin incelediği ve ceza verdiği kulüpler arasında Trabzonspor ve Karabükspor da var. Karabükspor, 2012-2015 yılları arasındaki bilanço dengesizliği yüzünden yönetmeliğe takılmış ve 6 milyon avroluk açığı kapatıp denk hesap getireceğine söz vererek federasyonla uzlaşmıştı. 2016 yılında da denk hesap getiremeyen Karabükspor, Avrupa kupalarından iki yıl boyunca men edildi.
Trabzonspor ise 22 milyon avroluk hesap dengesizliği yüzünden yargı kuruluna gönderilmişti. Bu rakam yönetmeliğin izin verdiği rakamın üstünde olsa da UEFA’nın gizlice uzlaştığı ve finansal doping yapmasına bir nevi izin verdiği kulüplerin bilanço dengesizliği yanında küçük bir rakam. Trabzonspor sonunda UEFA’yla anlaşmaya vardı ancak transfer kısıtlamaları ve maddi önlemler devam ediyor.
Kulübün Genel Müdürü Sinan Zengin, The Black Sea’ye konuyla ilgili yaptığı açıklamada UEFA’nın “FFP sürecini daha düzgün işlettiğini” düşündüğünü söyledi ve şöyle ekledi, “Şişirilmiş ilişkili taraf sponsorluklarının UEFA tarafından kabul edilmeyerek iptal edildiği birçok örnek var.”
Ancak Zengin, federasyonu Türkiye gibi ülkelerdeki ekonomik koşulları yeterince göz önüne almadığı konusunda daha sert eleştirdi: “Ülkemizdeki ekonomik durum stabil olmadığından kulüplerimiz çok ciddi kur farkı ve faiz gideriyle karşı karşıya kalıyorlar. Bu durum ise stabil ekonomiye sahip ülke takımları ile aramızda haksız bir durum ortaya çıkarıyor.” Zengin, UEFA’nın faiz ve kur farkı etkisini hesaplamalardan çıkarması gerektiğini söyledi ve “Bunu geçen sezon kısmi olarak yaptılar fakat asla yeterli değildir” diye ekledi.
CFCB Türkiye’den iki kulübü daha mercek altına aldı: Galatasaray ve Beşiktaş.
Galatasaray’ın UEFA’ya 2013 yılında verdiği hesap defterleri, şirketin devasa borcunu ve aynı zamanda 50 milyon avroluk bütçe açığını ortaya çıkarmıştı. Galatasaray hissedarları UEFA’nın izin verdiği ölçüde kulübe nakit akışı yapmış ancak 9,4 milyon avroluk açık sabit kalmıştı.
CFCB bu sefer hemen ceza uygulamadı ve kulüple uzlaşma yoluna gitti. Ancak 2016 yılında Galatasaray’ın zararının 164 milyon avroya çıktığını gördüğünde men cezası vermesi kesin gibiydi. Galatasaray’ın yoğun çabaları sonucunda 6 milyon avro para cezası, transfer ve harcama sınırlandırmalarıyla dört yıllık bir finansal yapılandırma anlaşmasına ikna oldu. Fakat geçtiğimiz haftalarda dosya CFCB’ye yeniden incelenmek üzere geri gitti. Kurulun Galatasaray için en az üç yıllık men cezası istediği konuşulurken yönetim oldukça tedirgin.
Borç içinde yüzüyor olsa da Galatasaray’ın en azından UEFA’ya bildirdiği rakamlar konusunda dürüst davrandığı anlaşılıyor. Beşiktaş’ın ise aynı şeffaflığı göstermediği 2014’te CFCB’nin incelemesiyle ortaya çıkıyor.
Müfettişlerin önüne gelen dosyadan anlaşılıyor ki Beşiktaş’ın hesapları da alt üst olmuş durumdaydı. Sahip olduğu malvarlığının ederinden 105 milyon avro fazla borcu olan kulübün, üç yıllık denk hesap açığı 141 milyon avroydu. Beşiktaş kurula aynı zamanda ileriki yıllar için tahmini gelir ve gider raporları da sundu. PwC denetçileri bu tahmini hesapları kurul için kontrol ettiğinde kulübün yanıltıcı bilgi verdiğini ve bu şekilde kâğıt üzerinde şirketin mali durumunu 12 milyon avro kadar düzelttiğini fark etti. Beşiktaş, sponsorluk anlaşmalarını ederinden 2.8 milyon daha fazla, zararını ise 9 milyon avro daha az göstermişti.
Konuyla ilgili sorularımızı yönelttiğimiz Beşiktaş medya sorumlusu “Bu sorular benim cevaplayacağım sorular değil” dedi.
Mayıs 2016’ya gelindiğinde Fenerbahçe de UEFA’dan ceza alan kulüplerden biriydi. Fenerbahçe’nin CFCB incelemesinin detayları Football Leaks verilerinde yok ancak UEFA’nın Haziran’da yaptığı açıklamada kulüple uzlaşıldığı bildirilmiş, Fenerbahçe’ye çok sıkı transfer ve harcama kısıtlamaları getirilmişti.
Başlık fotoğrafı: PSG taraftarları, 24 Ekim 2018. (Fotoğraf: Franck Fife/AFP/Getty Images - Guliver)