Football Leaks: Spor tarihinin en büyük veri sızıntısı ve ardındaki isim John’un hikâyesi

by EIC 2016

02 December 2016

Kimsenin görmemesi gereken 1.9 terabayt büyüklüğünde 18.6 milyon yazışma, doküman ve bilgi: 12 medya platformu ve 60 gazeteci, aylar boyunca spor tarihinin en büyük veri sızıntısını en ince ayrıntısına kadar inceledi. Belgeler, futbol dünyasındaki yolsuzluğun ve vergi kaçırmanın boyutlarını gözler önüne seriyor. Peki Football Leaks nasıl ortaya çıktı?

#FootballLeaks #EICFootball


Football Leaks, 2015 yılının sonlarına doğru bir online platform olarak açıldı, daha önce duyulmamış ve meşruluğu tartışmalı bir çok sözleşmeyi yayınladı. İnternet sitesi daha sonra bir anda tüm faaliyetlerini durdurdu ve daha fazla veri yayınlamayacağını bildirdi.

Fakat 2016 baharında, Football Leaks’in ardındaki isim olan John tüm verileri gazetecilerle paylaşmaya karar verdi. John artık sadece bir kaç sözleşmeyi yayınlamakla yetinmek yerine, tüm bu yapbozun nasıl birleştiğini, sözleşmelerin ardındaki kişilerin oluşturduğu ilişkiler ağını herkesin öğrenmesini istiyordu. Sadece küçük parçaların değil, tüm hikayenin bilinmesini istiyordu. Bu yüzden içinde 1.9 terabayt büyüklüğünde veri saklayan sekiz adet hard diski Der Spiegel’e teslim etti. 1.9 terabayt yaklaşık 500bin kitaba denk geliyor. Toplam 18.6 milyon belge ve e-posta. Bu büyüklükte bir sızıntı spor dünyasında ilk defa yaşanıyor.

John bütün bu veriye nasıl ulaştığını söylemeyi reddettiği gibi gazetecilerden veri karşılığı para da talep etmedi. Oysa bazı futbolcu menajerleri kendisine bu veriler karşılığında 650bin avro teklif etmişti.

Der Spiegel hard diskleri bir kaç hafta boyunca inceledikten sonra verilerin gerçek olduğuna karar verdi. Peki sızıntı neleri kapsıyor? Gizli futbolcu anlaşmaları, transfer sözleşmeleri, takımlar ve pazarlama şirketleri arasındaki kanunsuz anlaşmalar, menajerler tarafından kullanılan türlü vergi kaçırma hileleri.

Futbolun en bilinen isimleri de sızıntıda yer alıyor. Yani herkesin saklayacak bir şeyi var. Araştırma derinleştikçe, futbol dünyasının ünlü isimlerinin oldukça karmaşık offshore finansal ağlarını kullanarak servetlerine servet kattıkları ortaya çıkıyor. Aslında vergi kaçırmak için yapılan bu binbir numara, modern futboldaki açgözlülüğü ve bu sporun sadece kâr amacı güden bir iş haline gelmiş olduğunu gözler önüne seriyor. Futbol dünyası, paralarını vergi cennetlerine kaçırırken, işin faturası bu spordan keyif almak için gitgide daha çok para ödemek zorunda kalan taraftarlara çıkıyor.

“Futbolu temizlemenin zamanı geldi”

Der Spiegel, yedi ay önce projeye European Investigative Collaborations (EIC) adlı gazetecilik konsorsiyumunu dahil etmeye karar verdi. Konsorsiyum, Avrupa’da bulunan 10 medya kuruluşunun üyeliği ile oluşturulmuş bir işbirliği. Konsorsiyumda yer alan ve projede çalışan 60 gazetecinin hepsi kendi alanında uzman, ülkelerini çok iyi tanıyorlar ve gelişmelere hakimler.

60 gazeteci toplam yedi ay süren bu serüven dahilinde şifreli bir platformda bilgi ve belge paylaştı. Bazen büyük sorular soruldu, bazense oldukça basit sorular: “Biri bana bu belgede tam olarak ne demek istendiğini anlatabilir mi lütfen?” Gazeteciler ayrıca Hamburg, Brüksel, Paris ve Lizbon’da buluşup proje konusunda önemli kararlar aldılar, konuştular, tartıştılar. Ne zaman yayınlanacak? Kim neyi yayınlayacak?

Projeden çıkan haberler önümüzdeki haftalar içinde EIC konsorsiyumunun medya partnerleri tarafından yayınlanacak: Der Spiegel (Almanya), The Sunday Times (İngiltere), Expresso (Portekiz), Politiken (Danimarka), NRC Handelsblad (Hollanda), Le Soir (Belçika), Mediapart (Fransa), L'Espresso (İtalya), El Mundo (İspanya), Falter (Avusturya), Newsweek (Sırbistan) ve Doğu Avrupa’yla Türkiye’den gazetecilerin oluşturduğu, Romanya Araştırmacı Gazetecilik Merkezi’ne bağlı The Black Sea.

“Futbolu temizlemenin zamanı geldi. Taraftarların artık şunu bilmesi gerekiyor; aldıkları her maç biletiyle ya da her formayla, maç gösteren kanallara ödedikleri her kuruşla sadece kendisini düşünen ve inanılmaz derecede çürümüş bir sistemi besliyorlar,” diyor John.

John kendisini bir nevi Robin Hood olarak görüyor, futbolu gerçekten seven taraftarların intikamını aldığını düşünüyor. Futbolu sarmış olan yolsuzluğa, haksızlığa ve gizli kapaklı işlere artık dayanamadığını anlatıyor.

Football Leaks’in başlangıcı aslında 1.5 sene öncesine kadar gidiyor. 2015 sezonu transfer aralığı sırasında, Portekiz liginde bazı garip ve anlaşılması zor transferler gerçekleşmişti. “Avrupa’da üç ya da dört menajerin kontrol ettiği ligler var. Bu menajerler devamlı olarak aynı klüp başkanlarıyla transfer sözleşmeleri imzalıyorlar. Yani tüm bu sistem kendisini içerden tüketiyor,” diye anlatıyor John. Buna tepki olarak futbol dünyasına savaş açmaya karar veriyor. Başarılı da oluyor.

Football Leaks’in yayınladığı belgeler öne sürülerek Hollanda 1.Lig takımlarından FC Twente Enschede, Aralık 2015’te uluslararası müsabakalara çıkmaktan men ediliyor. FIFA, halihazırda bazı klüplere şaibeli yatırımları bulunduğu için yaptırım uyguluyor. Avrupa Birliği Parlamentosu’nun üç üyesi Football Leaks’in yayınladığı belgeleri kullanarak Avrupa Komisyonu’ndan futbolcu Gareth Bale’in rekor transfer ücreti hakkında bağımsız bir soruşturma yapılmasını istiyor. Bale’in 101 milyon avroya Tottenham Hotspur’dan Real Madrid’e geçtiği tarihi transfer için bazı İspanyol bankaları garantör olarak kullanılmıştı. Bu bankalar aynı zamanda ekonomik kriz sırasında İspanyol hazinesinden 40 milyar avro mali yardım alan bankalar.

Ancak bütün bunlar John için yeterli değildi. Daha fazlasını yapmak istiyordu.

John, Portekiz doğumlu ve beş dil biliyor. Oldukça neşeli ve hareketli biri. Özgürlüğüne düşkün ve devamlı seyahat ediyor; aynı yerde uzun süre kalmayı sevmeyenlerden. Takma adı olan John’u ise kendisi seçti.

Football Leaks’le beraber daha önce örneği görülmemiş bir platform hayata geçmiş oluyor: Milyar avroluk futbol dünyasının gizli sözleşmelerini, kapalı kapılar ardında yapılan anlaşmalarını ve şaibeli görüşmeleri kapsayan bir veri tabanı. Bu belgeler sadece meraklı taraftarlar için değil, aynı zamanda polis, savcı ve vergi kurumları için de bir bilgi kaynağına dönüşüyor.

John yayınladığı belgeler yüzünden bir çok düşman edindiğini farkında.

Bu proje ile ilişkili olarak güvenlik tedbirleri almak hayati önem taşıyor çünkü John’un bulaştığı kişiler paralarını korumak için her şeyi göze alabilecek insanlar. Belgelerde Rus mafyasından tutun da Kazakistan ve Türkiye’nin güç odaklarına, ve hatta Afrikalı diktatörlere kadar uzanan bir ağ ortaya çıkıyor. Futbol sayesinde servetlerini katladıkları gibi isimlerinin medyada geçmemesi için de her yolu deniyorlar.

Buna en iyi örnek olarak Doyen adlı uluslararası spor pazarlama şirketi gösterilebilir. Şirketin en büyük para kaynağını futbolcu transferleri ve sporcuların imaj hakları oluşturuyor. Doyen geçtiğimiz sene Football Leaks’in ilk hedefi oldu. Platform, Londra ve Malta’da kurulu bu şirketin imzaladığı bazı sözleşmeleri yayınladı.

Sızdırılan hard disklerde bulunan belgeler bir yandan da futbolun gizli dünyasının üyelerinin John gibilerini ve sızdırdıkları belgeleri durdurmak için ne kadar uğraştığını da açığa çıkarıyor. Football Leaks kapsamında en son yayınlanan şaibeli sözleşmelerin gün yüzüne çıkmasından bir kaç gün sonra Doyen, Lizbon polisine şikayette bulunuyor. Ama şirket sadece bununla yetinmiyor; Football Leaks’le baş edebilmek için aralarında teknik uzmanların, ünlü avukatların ve dedektiflerin olduğu dört firmayla anlaşıyor. Hedef saptamak ve hedefi alt etmek konusunda hepsi alanında uzman kişiler.

Bir Rus oligarkın sahip olduğu şirketin eski CEO’su da kriz yöneticisi olarak işe alınıyor. Doyen adına çalışması için anlaşılan dedektiflerden biri, İngiltere’deki Kraliyet Askeri Akademisi’nden mezun, Irak’ta ve Afganistan’da görev yapmış. Bu kişilerin kurduğu ekip Football Leaks üzerinde baskı kurmak için işe koyuluyor. Uğraşları sonuç veriyor, internet sitesini bir kaç kez kapatmayı başarıyorlar.

“Ama yılmadık, ayaktayız!” diyor John. Gözlerini kocaman açarak gülümsüyor. John, doğru olanı yaptığından kesinlikle emin, bu yüzden de kendisiyle çalışmak her zaman kolay olmuyor. Zaman zaman inatçı olabiliyor ama daha önemlisi, büyük sırlar saklıyor. Der Spiegel ile bir yılı aşkın bir süredir iletişim halinde olmasına rağmen John’un bu proje için başka bir kaynaktan maddi destek alıp almadığını hâlâ bilmiyoruz. John’a göre Football Leaks bir takım çalışması. Sorduğumuz soruların çoğuna kısa cevaplar veriyor, o da eğer cevap vermek isterse. Football Leaks’in ortaya çıkış hikayesi aynı zamanda John’un neden kendinden çok bahsetmek istemediğini de anlatır nitelikte.

Hikayenin karanlık başlangıcı

Hikayenin başlangıcında aslında hiç de kahramanca olmayan bir taraf var. Her şey 3 Ekim 2015’te başlıyor, belgeler internete dökülmeye başladıktan sadece beş gün sonra. Futbol pazarlama şirketi Doyen’in genç, zeki ve ahlak konusunda esnek müdürü Nélio Lucas’a bir e-posta geliyor. E-postayı gönderen kendini Artem Lobuzov olarak tanıtıyor. Gerçek kimliği bilinmiyor. Tek bilinen, e-postanın Rus servis sağlayıcısı Yandex üzerinden gönderildiği.

Lobuzov yazdığı e-postada, elinde olan ve bazıları baş ağrıtacak cinsten, bazıları düpedüz yasa dışı belgelerden bahsediyor. Eğer yayınlanırlarsa Doyen’in sonunu getirebilecek belgeler. Lobuzov şöyle ekliyor: “Bütün bu belgeler ve daha fazlası internete dökülebilir, daha sonra da bütün Avrupa basınına servis edilebilir. Bunun olmasını istemezsin herhalde, değil mi? Anlaşabiliriz...”

Nélio Lucas tehlikenin hemen farkına varıyor. Lucas geçtiğimiz bir kaç yıl içinde futbol dünyasında bilinen bir isim haline geldi. Neymar, Xavi, Falcao gibi isimlerle iş yapmasıyla adını duyurdu. Lucas gibiler baskı görmeye alışkın adamlar değiller. Kontrolün kendilerinde olmasını istiyorlar. Dolayısıyla Lucas bu meseleyi alışkın olduğu şekilde, pazarlık yaparak çözmeye çalışıyor. Lobuzov’un elinde tam olarak hangi belgeler olduğunu bilmese de ona ne istediğini soruyor.

Lobuzov'dan cevap 5 Ekim’de geliyor. Eğer 500bin ve 1 milyon avro arası bir miktarda anlaşırlarsa bütün belgeleri silebileceğini, her şeyin gizli kalacağını ve meselenin avukatlar arasında halledileceğini söylüyor.

Bundan sonra yaşananlar casus filmlerini aratmayacak şekilde gelişiyor. Lobuzov, görüşmeleri adına yürütmesi için Portekizli avukat Anibal Pinto’yu tutuyor. Pinto hakkında bilinen çok bir şey yok. Portekiz’in tanınmış avukatlarından değil ve herhangi bir büyük davaya dahil olmuşluğu da yok. Hayatında hiç bu tür işlere girmemiş bir avukat, kendisini bir anda futbol endüstrisinin en güçlü insanlarıyla pazarlık masasında buluyor.

Bildiğimiz kadarıyla Lucas, Lucas’ın avukatı ve Pinto arasındaki ilk görüşme 21 Ekim’de Lizbon’da gerçekleşiyor. Pinto ilk iş olarak, müvekkili Lobuzov adına konuşma yetkisi olduğunu ve Lobuzov’un alınacak kararlara uyacağının garantisini veriyor. Lobuzov ve Lucas pazarlığa başladıktan sonra Football Leaks’in internete Doyen’le ilgili hiçbir belge koymadığının altını çiziyor.

Tüm bunları dinleyen Lucas, Lobuzov’a belgeleri yayınlamaması karşılığında 300bin avro vermeyi teklif ediyor.

Doyen’e bu gizli buluşma sorulduğunda iddiaların ‘tamamen yanlış ve çarptırılmış’ olduğunu söylediler. Bu bilgiler yayınlandığı takdirde dava açacaklarını da eklediler.

Lucas, avukatı ve Pinto arasındaki görüşmede neler konuşulduğu sızdırılan e-postalarda ayrıntılı şekilde yer alıyor. Pinto 300bin avroluk teklifi müvekkili Lobuzov’a ileteceğini söyledikten sonra gizli toplantı sona eriyor. Lucas, Lobuzov’un cevabı için iki hafta bekliyor.

Peki Lobuzov kim? John’la beraber mi çalışıyor? Yoksa John ve Lobuzov aynı kişi mi? John bu bilgileri hackleyerek mi aldı? Eğer John ve Lobuzov aynı kişiyse, John bir haber kaynağı olarak ne kadar ciddiye alınabilir?

“Biz kimseyi hacklemedik ve hep söylediğimiz gibi, biz hacker değiliz. Her zaman çok iyi bir bilgi kaynağı ağımız vardı. Bunlar suçlu bir şirket kaynaklı çok saçma iddialar. Bizim gözümüzde Doyen budur; bir mafya örgütü.” Başka da ekleyecek bir şeyi olmadığını söylüyor.

Bilgi sızdıranlarla çalışmak gazeteciler için hep önemli soruları ve sorunları da beraberinde getiriyor. Gazetecilere verilen bilgilerin kamu yararına olması sızdıran kişinin kişisel gerekçelerinin göz ardı edilmesini haklı çıkarır mı? Bilgilerin ne kadarı kamu yararına? Belgelerin içeriği toplumda konuyla ilgili bir tartışma başlatabilecek kadar önemli mi? Belgeler, açıklanmadıkları takdirde sonsuza kadar gizli kalabilecek gerçekleri gün ışığına çıkaracak mı? Bunlar kolay sorular değil.

Edward Snowden, Chelsea Manning, Herve Falciani ve Bradley Birkenfeld gibi bilgi sızdıranlar son yıllara damgasını vuran isimler oldu. Snowden ve Manning, Amerikan ordusu ve istihbarat örgütlerinin şaibeli faaliyetlerini ifşa ederken, Falciani ve Birkenfeld sızdırdıkları bilgiler ışığında İsviçre’nin gizli bankacılık işlemlerinin durdurulmasında rol oynadılar.

Bilgi sızdıranlar çoğu zaman gerçeklerin ortaya çıkması için sınırları ihlal etmeyi göze alıyorlar. Bu sınırlar bazen ahlaki bazen ise yasal nitelik taşısalar da ortak özellikleri her zaman başkalarının aşmaktan korktuğu sınırlar olmaları. Bu sebeple çoğu zaman bilgi sızdıranlar ayakta alkışlanıyor, bazı durumlarda kahraman ilan ediliyor.

EIC ve ona bağlı medya ortakları Football Leaks’i sızdıran ekibin arkasında bir ‘tek adam’ olup olmadığını ya da bu kişilerin kimliklerini tam olarak bilmese de tüm bu materyali yayınlama kararı aldı. Sızdırılan verilerden çıkanlar oldukça çarpıcı ve normal dünyadan tamamen bağımsız bir ahlaki ve yasal düzlemde işleyen futbol dünyasında olup bitene ışık tutuyor.

Elimizdeki her şeyi yayınlamamızın diğer bir sebebi de Lobuzov’un şantaj çabalarının sonuçsuz kalması. Lucas’ın gizli buluşma sırasında teklif ettiği parayı kabul etmedi. Neden? Tam olarak bilmiyoruz. Belki de Lobuzov son anda bu işi sürdürmekten vazgeçti. Bu konuyla ilgili ipuçlarından biri yine Football Leaks belgelerinde saklı: Avukat Pinto’yla yapılan görüşmenin Nélio Lucas aracılığıyla Lizbon polisi tarafından dinlediği ortaya çıkıyor. Bu buluşmanın bir tuzak olduğu anlaşılıyor.

Belki de Lobuzov da bunu farketti ve tehlikeli bir oyunun içine girdiğini anladı. Görüşmeden sonra “Paran sende kalsın, ihtiyacın olacak,” diye yazıyor Lucas’a. Hiç bir şey istemiyor, tek kuruş bile. Lucas’ın cevabı ise mafya filmlerinden fırlamış gibi: “Seni dövmekle tehdit etmiyorum ki aslında hakediyorsun ama biz eşkıya değiliz. Bizim prensiplerimiz var. Sen dersini çok daha acı şekilde alacaksın!”

Daha fazla Football Leaks haberi için tıklayın

Return to stories


Follow us